Çocuk, 3-5 yaşları arasında idrarını gece-gündüz kontrol edebilecek biyolojik olgunluğa ulaşır. Gündüz kontrol 2 yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5-4,5 yaşları arasında kazanılır. Bu yaşlardan sonra ayda en az iki defa altını ıslatması bir sorun olarak değerlendirilmektedir.
Alt
ıslatma (enürezis), çocuklarda en az 5 yaşından sonra yineleyen bir
biçimde, istemli ya da istemsiz olarak gündüz veya gece, yatağa ya da
giysilere idrar kaçırma olarak tanımlanır.
Alt ıslatma 2 şekilde karşımıza çıkabilir:
Birincil tip alt ıslatmada idrar kaçırmalar, bebeklik döneminden
itibaren kesintisiz olarak sürmektedir. Birincil alt ıslatma, bu sorunun
yaklaşık %75-80'ini oluşturur.
İkincil tip alt ıslatmada ise, en
az bir yıllık idrar kontrolünün kazanıldığı bir dönemin ardından idrar
kaçırmalar başlamıştır.
Araştırmalara sonuçlarına göre çocuklarda
alt ıslatma sıklığı %10-15 arasındadır ve erkek çocuklarda kızlara göre
daha sık görülmektedir.
Alt ıslatma sorununun nedenlerini iki ana başlık altında toplayabiliriz:
Biyolojik Etkenler
Yapılan araştırmalar, alt ıslatma problemi yaşayan çocukların yaklaşık
%75'inin birinci derece akrabalarında da böyle bir problemin varlığını
ortaya koymaktadır.
Altını ıslatan çocukların %2-3'ünde şeker
hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane ya da uyku derinliği ile ilgili
sorunlar olduğu görülmektedir.
Bu çocukların %5-10'unda ise altını ıslatmaya, sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir.
Ayrıca alt ıslatma problemi yaşayan bazı çocuklarda idrar yolu
enfeksiyonu, kabızlık ve bazen de besin alerjisi gibi sorunlar görüldüğü
belirtilmektedir.
Psikososyal Etkenler
Tuvalet eğitimine
erken başlama, tuvalet eğitimi sırasında yaşanan büyük inatlaşmalar,
aşırı titiz bir annenin bu konudaki baskılı tutumu, alt ıslatma
problemine zemin hazırlayabilmektedir.
Ailenin aşırı koruyucu ve
hoşgörülü tutumu ile çocukta bebeksi kalma eğilimi de, alt ıslatma
belirtisi ile kendini gösterebilmektedir.
Aile yaşamındaki önemli
değişiklikler, zorlu yaşam olayları da, özellikle ikincil tip alt
ıslatmalarda önemli etkiye sahiptir. Kardeş doğumu, aileden birinin
kaybı, okul problemleri, göç ya da önemli yaşam değişiklikleri,
çocuklarda alt ıslatma problemine neden olabilmektedir.
Alt
ıslatma probleminin tedavisinde bir uzmandan yardım alarak önce sorunun
kaynağını saptamak amacıyla bu duruma yol açabilecek çeşitli etkenler
araştırılmalı, varsa ortadan kaldırmak üzere nedenine göre organik ya da
psikolojik tedavi yoluna gidilmelidir.
Aile neler yapabilir?
Aileler, alt ıslatma probleminin çocuğun yaşadığı bazı sorunlara bağlı
olarak ortaya çıktığını unutmamalı, cezalandırıcı ve suçlayıcı
tavırlardan kaçınmalıdırlar. Böylesi tavırlar, problemi ortadan
kaldırmayacağı gibi daha da şiddetlenmesine, çocuğun benlik algısının
zedelenmesine, özgüveninin sarsılmasına neden olabilir.
Davranışsal
yaklaşım dediğimiz tedavi yönteminde, çocuğun ıslak veya kuru uyandığı
sabahların kaydı çocuk tarafından tutulur. Amaç, çocuğun sorunu
sahiplenmesini ve tedaviye katılmasını sağlamaktır. Her haftanın sonunda
kuru uyandığı günler fazla ise, çocuk bir ödül ile ödüllendirilir. Ödül
çocuğun niteliklerine, yaşına uygun olmalıdır.
Sıvı kısıtlaması, çocuğu incitmeyecek şekilde nedenleri açıklanarak ve çocukla anlaşma sağlandıktan sonra yapılmalıdır.
Çocuğun altı bağlanmamalıdır. Altının bağlanması, çocuğun özgüvenini
olumsuz etkileyebilir. Ayrıca altı bağlandığı için çocuk rahat
davranarak alt ıslatmayı sürdürebilir.
Yatmadan önce çocuğun
tuvalet ihtiyacını gidermesi sağlanmalıdır. Aileler, gece
uyandırmalarını çok sık yapmamalı, tuvalet ihtiyacı için gece
kaldırıldığında çocuk mutlaka uyandırılmalıdır.
Ayrıca son yıllarda
alt ıslatma sorunu için, çocuk idrar kaçırmaya başlar başlamaz harekete
geçen ve böylece çocuğun uyanıp, mesanesini kontrol etmesi konusunda
yardımcı olan alarm cihazları kullanılmaya başlanmıştır.
Alt ıslatmada amaç; her zaman için sorunun temelindeki asıl nedeni ortadan kaldırmaya yönelik olmalıdır.
Akupunktur ile organik ve psikojenik nedenlere yönelik tedavi programı uygulanması ile alt ıslatma hastalığı etkili bir şekilde ve kısa sürede tedavi edilebilmektedir.