CİNSEL ARZU ve CİNSEL İSTEKSİZLİK
Erkekler cinsel isteksizlikleri için nadiren yardım ararlar. Ancak cinsel isteksizliğe ikincil olarak ortaya çıkan performans sıkıntısı ve sonucunda ortaya çıkan sertleşme sorunu için ki buda sık görülür. Bu sorun için başvurma nedeninin azlığının diğer bir nedeni, erkekler arasında yaygın olarak inanılan ve "gerçek bir erkeğin sekse her zaman hazır olması ve her koşulda seksi yapabilmesi" ile ilgili olan yanlış bir inanıştır. Fiziksel nedenlerin dışında bu sorun çoğunlukla eşle yaşanan evlilik sorunlarından ya da depresyondan kaynaklanmaktadır. Eğer kadın seks isterse veya bunu gösterirse partnerin kadın hakkında ne düşünebileceği, aile baskısı vede yetişme tarzı, canının acıyacağı korkusu veya şüphesi, çevrenin baskısı ve de düşünceleri, ahlaksal ve de dinsel yasaklamalar, eşle anlaşmazlık (uyumsuzluk) çok görülen bir nedendir, depresyon, partnere güvenmeme, erkek partnerin erken boşalması, ilişki sırasında acı duyma veya kuruluk, cinsel ilişkiye zorlanmak, taciz veya tecavüz yaşamak, fiziki olarak hormonal bozukluklar, çeşitli hastalıklar, ilaçların yan etkileri bulunmaktadır, hayatın ileri yıllarında (ileri yaşlarda) bir ölçüde azalır.
CİNSEL ARZUCinsel
arzu kişinin karşı cinsle ilişkiye girme arzusu olup hormonal problemi
olmayan herkeste mevcuttur. Bedensel olarak yeterli olgunluğa erişmiş
kadın veya erkek cinsel arzu duyar. Cinsel arzu kavramı kişiden kişiye
ve toplumdan topluma değişmekle beraber genel anlamda bir eşle seks
ilişkisine girmeyi istemektedir. Ne kadar isteğin yeterli olduğu, ne
kadarının az olduğu kadından kadına değişir. Erkekler ve kadınlar aynı
ölçüde cinsel istek duyarlar ama yetiştirilme şartları, içinde bulunulan
koşullar, aile baskısı, ahlaki ve de dini etkiler kadınların bu
isteklerini baskılamalarını, gösterememelerine neden olur. Bu yüzden bu
konuda rahat olan erkekler genelde cinsel ilişki arzusunu kadınlardan
daha sık duyarlar. Bir bayan olarak eşinizin seksi sizden daha sık vede
daha fazla arzu etmesi sizin seks isteği yönünden bir probleminiz olduğu
anlamına gelmez. Cinsel istek nerelerden doğar. Binlerce uyarı cinsel
istek doğurabilir. Görme, duyma, koku, dokunma, tatma, düşünce, duygular
ve hatta acıma hissi. Kadın ve erkekte, cinsel istek kaybı, benzer
sorunlardır. Cinsel istekler konusunda iki teori öne sürülmektedir.
Birinci teoriye göre bireylerin cinsel istek düzeyleri birbirinden
farklıdır ve bu farklılıklar doğuştan kazanılmış özelliklerdir. Bu
nedenle bazılarının cinsel istek veya kapasiteleri çok yüksek iken,
bazıları yaşam boyunca çok az cinsel ilgi gösterebilirler.
İkinci
teoriye göre ise, yaşam olayları veya eğitim ile yasaklanmadığı,
bastırılmadığı veya saptırılmadığı sürece cinsel dürtü herkes için çok
önemli bir itici güçtür. Klinik deneyimler ikinci teoriyi desteklememize
neden olmaktadır. Cinsel istek azalması sorunları olan hastaların
genellikle bu kaybı açıklayacak çok sayıda nedenleri vardır.
Cinsel
istek kaybı, isteğin azalması, uyarı sonucu cinsel tepki alındığı halde
istek olmaması, uyarı sonunda da cinsel tepki olmaması veya nefret
şeklinde ortaya çıkabilir. Nefret, cinsel ilişkide bulunamayacak kadar
olumsuz duyguların mevcut olması anlamına gelir. Bu, genel olarak her
türlü cinsel aktiviteye karşı olabildiği gibi sadece belli bir düşünce,
inanç veya davranış şekline karşı da geliştirilebilir.
Genel olarak
insanlar ödüllendirici bir davranışı tekrarlama eğilimindedirler
(cinsel veya başka tür bir aktivite). Tersine, belli bir davranışa neden
oluyorsa, kaçınmaya çalışılır, dolayısıyla nefret ortaya çıkar. Cinsel
istek kaybı olan insanlarda, çocukluk dönemindeki yasaklayıcı eğitim ve
başarısızlık beklentisi, utanç, acı veya yetersizlik korkusu, gerçek
yasaklamalar veya acı deneyler kadar önemlidir. İstek kaybının aksine,
eşler arasında cinsel isteklerin farklı düzeylerde olması, sık rastlanan
fakat daha az ciddi bir sorundur. Sıklıkla eşlerden biri, diğerinden
çok daha fazla cinsel yakınlık ister. Bu abartılmış farklılıklar, eşler
diğer sorunlarını çözüp tekrar iletişim kurabildiklerinde ortadan
kalkar. Cinsel istek kaybı, çok sayıda seksüel ereksiyonun seyri
sırasında ortaya çıkabilir.
Organik hastalıklar erkeklerde olduğu
gibi, kadınlarda da cinsel tepkileri olumsuz yönde etkiler, fakat
genellikle kadınlarda cinsel tepki üzerine etkileri, erkeklerden daha
azdır. Yine de, diyabetik kadınların % 50 sinin sonunda orgazm olamama
olacağı bilinmektedir.
Doğum kontrol hapı kullanan bazı kadınlarda
da istek kaybı görülürse de, bu durum daha ziyade psikolojik nedenlerden
kaynaklanmaktadır (depresyon, üzüntü, bastırılmış öfke, histerik
kişilik, vb. gibi). Kronik yorgunluğun kadının cinsel tepkileri
üzerindeki etkileri sıklıkla göz ardı edilir. Genel olarak, doğum,
ameliyat, kanser, sürekli diyet yapma, aşırı kilo kaybı gibi vücut
direncini düşüren hastalık ve durumlarda geçici veya sürekli olarak
cinsel istek kaybı görülebilir.
Yeterli
cinsel uyarı olmasına rağmen kadının cinsel arzu duymaması durumudur.
Halk arasında frijidite, cinsel soğukluk olarak da adlandırılmaktadır.
Cinsel isteksizlik problemi ilk baştan bu yana olabileceği gibi
çoğunlukla normal cinsel fonksiyonu olan kadında sonradan ortaya
çıkmaktadır. Evlilik problemleri, depresyon, stresli yaşam koşulları
gibi psikolojik durumlar hayatın bir döneminde cinsel soğukluğa neden
olabilmektedir. Bazı durumlarda kadın açısından cinsel ilişkide bulunmak
bir suç- günah olarak algılanabilmekte, bağlantılı olarak cinsel arzu
duymak suçluluk duygusuna neden olabilmektedir. Bazen de kadın ve
partnerinin kadın cinsel organlarının yapısını ve fonksiyonlarını
bilmemesi nedeni ile cinsel ilişki öncesinde kadının uyarılması
sağlanamamakta bu durumda kadın cinsel istek duymamaktadır.
Bu gibi
psikolojik problemlerin yanı sıra bazı hastalıklarda cinsel isteksizliğe
neden olabilmektedir. Cinsel organlardaki iltihap veya başka bir
nedenle ağrılı cinsel ilişki olması kadının cinsel isteksizliğine neden
olabilir. Aynı şekilde menopozda ortaya çıkan estrojen yetersizliğine
bağlı vaginal kuruluk isteksizlik yapabilir. Ameliyatla rahimi alınmış
kadınlarda da isteksizlik ortaya çıkabilir.
Bütün bunların dışında
tiroit bezinin az çalışması, alkolizm, şeker hastalığı, multiple skleroz
gibi nörolojik hastalıklar da cinsel isteksizliğe neden olabilir.
Tedavi neden olan faktörün ortaya konmasından sonra mümkündür. İsteksizliğe neden olan şey kadın hastalıkları veya başka bir hastalıksa bu durumun tedavisi gerekmektedir. Herhangi bir organik hastalık saptanamamışsa isteksizliğin nedeni psikolojiktir. Bu durumda çiftlerin birlikte psikiyatrik yardım alması gerekmektedir. Bu tedavi sırasında kadında veya erkekteki cinsel isteksizliğe neden olan durumlar açığa çıkartılır. Bu arada cinsel erojen bölgeler ve bunların nasıl uyarılacağı çiftlere anlatılır. Kadına çatı kaslarını kasıp gevşetme egzersizleri öğretilerek vajenin daha duyarlı hale gelmesi sağlanır.
AKUPUNKTUR TEDAVİSİBelirlenmiş hastalığın akupunkturla ilaç kullanılmadan tedavisi mümkündür. Genel olarak organik ve psikojenik faktörler tek tek ele alınır ve tedavi şeması buna göre belirlenir. Akupunktur ile ilaç alınmadan yapılan tedavi, ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkabilecek diğer olumsuzlukların önüne geçilmesi açısından da önemlidir. Cinsel problemlerin tedavisinde özellikle hasta tüm muayenelerini olmuş ve hiçbir sebep bulunamamışsa akupunktur ile yüz güldürücü sonuç almak mümkün olabilir. Mei-zen akupunkturu da uygulanabilir.