Yarım başağrısı anlamına gelen migren ataklar halinde gelen ve tekrarlayıcı olan bir başağrısıdır. Genellikle tek taraflıdır ama bazen de çift taraflı olabilir. Orta veya kuvvetli olabilen, hareketle şiddeti artan zonklayıcı ağrı tarzıdır. Birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir.
Bazı kimselerde birkaç gün aralıklarla gelen nöbet, bazılarında yılda birkaç kez olabilir. Vakaların üçte birinde nöbetin başlayacağını bildiren belirtiler oluşur. Buna aura dönemi denir. Bu dönemde;
-Bulantı, kusma
-Görmede kısmi azalma (örneğin sağ yada sol yanın geçici körlüğü gibi
-Işık çakmaları
-Durgunlaşma
-Endişe ve dikkat dağınıklığı vb.belirtiler olur.
Migren ağrısı başladığında ışıktan ve sesten rahatsızlık oluşur. Ağrı nöbeti herhangi bir uyaran olmadan başlayabildiği gibi ruhsal stres, hormonal değişimler (adet dönemi, gebelik, menapoz vb.) açlık kan şekerinin düşmesi (oruç tutma, kahvaltının gecikmesi vb.) özellikle rutubetli havada rüzgara maruz kalınması (bugün lodos var diye tarif ederler). Sigara içimi, alkol alımı, kafeinli ve teinli içecekler, peynir, şarap, çikolata gibi besinler, yapay tatlandırıcılar, doğum kontrol hapları da ağrıyı başlatabilir.
Migren nöbeti bittiğinde şahısta yorgunluk ve sersemlik hali oluşur ve uykuya meyil artar.Migren depresyona veya moral çöküntüsüne sebep olabilir. Hastanın ailesi üzerinde de olumsuz etkilere yol açar. Çünkü aile ortamında devamlı huzursuz ve mutsuz bir insan profili vardır. Bu ev halkına olumsuz yansımaktadır. Toplumun en küçük birimi aile, yaşam enerjisini kaybetmiştir. Hem kendisinin, hem de aile fertlerinin ruhsal yapılarının olumlu hale gelmesi ve yaşam sevincinin yeniden oluşturulması için mutlaka tedaviye ihtiyaç vardır.
Antienflamatuvar veya ergo alkoloidi ilaçlar, geçici çözümler sunarlar ve şurası da artık bir gerçektir ki ilaçların bizzat kendileri bir zamandan sonra ağrıyı tetikleyici olmaktadır. Yani migren nöbetlerini sıklaştırmaktadır. Ayrıca gastrit, ülser gibi, mide yada onikiparmak bağırsak problemleri olan hastalarda özellikle antienflamatuar ilaçların kullanımı kanamalara yol açmaktadır. Bu sebeple ne kadar az ilaç kullanılırsa o kadar iyi olacaktır.
Yıllardır edindiğimiz tecrübeler ışığında diyebiliriz ki akupunktur, % 85 in üzerinde bir oranla hastada nöbetleri yok etmekte ve uzun süreli bu etkiyi devam ettirmektedir. 15-20 seanslık kürlerin sonunda ağrısız günler gelmektedir. Bu kadar başarılı bir tedavi yöntemi varken migren hastalarının akupunkturu tecrübe etmemesi şaşırtıcıdır. Peki akupunktur nasıl tedavi ediyor? Vücutta zaten hazır olan iyileştirici faktörlerin yani endorfin, serotonin gibi ağrı kesici ve rahatlatıcı maddelerin salgılanmasını sağlayarak migreni ortaya çıkaran sebepler ortadan kaldırılır. Böylece kriz öncesi var olan damar daralmalarının (vazospazm) önüne geçilerek iyileşme sağlanır.
Yapılan araştırmalar 250 nin üzerindeki çeşitli yiyeceğin migreni tetiklediğini ortaya koymuş bulunmakta. Bu sayıdaki yiyecekten uzak durabilmenin zorluğu ortada. Akupunktur yaptırarak bu illetten uzak kalmak elbetteki bu sayıdaki yiyecekten kaçınmaktan daha kolay ve daha zahmetsiz olsa gerek.
Başağrısı yaşayan kişiler şu üç soruyu kendilerine sormalılar.
Baş ağrısı sırasında hiç ışıktan rahatsız oldunuz mu?
Mide bulantısı veya mide rahatsızlığı hissettiniz mi?
Başağrısı nedeniyle günlük yaşamınızda en az bir gün kısıtlılık yaşadınız mı?
Bu soruların ikisine yada üçüne verdiğiniz cevap evet ise yüzde 93 migren olma ihtimaliniz vardır. Bu durumda hemen bir akupunktur doktorundan randevu alın ve akupunktur tedavisiyle hayatı daha yaşanır kılın.